Adlerci psikoloji ya da Bireysel Psikoloji, her bireyin eşsizliğini ve toplumsal bağlarını ön plana alan humanistik bir yaklaşımdır. Avusturyalı psikiyatrist Alfred Adler tarafından 1900’lü yılların başında geliştirilmiş olan bu yöntem, bireylerin yaşamlarına anlam ve amaç katmayı hedefler.
Adler’e göre insanlar, çocuklukta ortaya çıkan yetersizlik duygularını aşarak kendilerini değerli hissetme arayışındadır. Bu süreçte, bireyler kendi inançlarını ve yaşam tarzlarını gözden geçirerek olumsuz kalıplardan kurtulabilir ve daha sağlıklı baş etme stratejileri geliştirebilirler.
Yaşam tarzı analizi, Adlerci terapinin temel araçlarından biridir. Terapist, danışanın erken yaşam deneyimlerini ve günlük davranışlarını inceleyerek kişinin bilinçaltı hedeflerini tespit eder. Bu sayede, danışan kendi yaşamında hangi kalıpların değiştirilmesi gerektiğini fark eder.
Sosyal ilgi kavramı, Adlerci psikolojinin kalbinde yer alır. Bireylerin başkalarına yardım etme, topluma katkıda bulunma ve iş birliği yapma ihtiyaçlarını tanımlar. Sosyal ilginin güçlenmesi, hem bireysel iyilik halini hem de toplumsal uyumu destekler.
Cesaretlendirme, Adlerci terapinin önemli tekniklerinden biridir. Terapist, danışanın güçlü yönlerini ve kaynaklarını vurgulayarak özgüvenin artmasını sağlar. Gerçekçi hedefler belirleyerek, küçük adımlarla ilerlemek, danışanın motivasyonunu korur.
Amaca yönelik eylem, değişimin somutlaşmasını sağlar. Danışan ve terapist birlikte kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirler. Bu hedefler doğrultusunda planlı adımlar atılır; böylece birey hem kişisel gelişimini sürdürür hem de toplumsal sorumluluklarını yerine getirir.
Adlerci bir yaklaşım olarak, bu yöntem bireysel terapi, grup terapisi, çift danışmanlığı ve eğitimsel rehberlik gibi birçok alanda uygulanır. Hem klinik hem de toplumsal bağlamlarda, bireylerin potansiyellerini gerçekleştirmelerine ve daha uyumlu ilişkiler kurmalarına yardımcı olur.
