Antisosyal Kişilik

Antisosyal Kişilik

Antisosyal Kişilik Bozukluğu (AKB), toplumsal kurallara ve başkalarının haklarına sürekli kayıtsız kalma ile tanımlanan bir kişilik örüntüsüdür. AKB’li bireyler sık sık yalan söyler, manipülasyon yapar, yasa dışı faaliyetlere karışır ve genellikle pişmanlık duymazlar. Halk arasında “psikopat” veya “sosyopat” olarak anılsa da tıbbi tanı DSM‑5 kriterlerine dayanır ve çocuklukta davranım bozukluğu öyküsü bulunması şarttır. Erkeklerde oran kadınlara göre üç kat yüksek olup, cezaevi popülasyonunda prevalans %50’ye kadar çıkmaktadır.

Nörobilim araştırmaları, frontal kortekste gri madde azalması ve limbik hipersensitivite gibi bulgularla dürtü kontrolünün zayıf olduğunu gösterir. Genetik yatkınlık, serotonin reseptör polimorfizmleri, erken dönemde fiziksel/duygusal istismar ve ebeveynlikte tutarsız disiplin risk faktörleri arasındadır. Çocuklukta yırtıcı hayvanlara eziyet, kundaklama veya kronik hırsızlık gibi davranışlar gelecekteki AKB’nin habercisi olabilir.

Tanı sürecinde klinisyen, 15 yaşından itibaren görülen kronik sorumsuzluk, saldırganlık, yasaları hiçe sayma, başkalarını aldatma ve empati eksikliğini detaylı olarak değerlendirir. AKB’li danışanlar çoğu zaman zorunlu sevk ile terapiye gelir; bu nedenle motivasyonel görüşme teknikleri kritik rol oynar. Tedavide bilişsel davranışçı terapiler suçlu düşünce kalıplarını hedefler, öfke yönetimi ve problem çözme becerilerini pekiştirir. Grup formatlı agresyon kontrol programları, suça geri dönüş oranını anlamlı şekilde düşürmüştür.

Eşlik eden madde kullanım bozukluğu, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu veya duygudurum düzensizlikleri varsa farmakolojik destek eklenebilir. SSRI’lar irritabiliteyi azaltırken, duygu durumu dengeleyiciler dürtüselliği düşürebilir. Bununla birlikte, uzun vadeli başarı çevresel yapılandırma ve sosyal sorumluluk programlarına katılımla bağlantılıdır.

Toplumsal uyum için denetimli serbestlik çerçevesinde mesleki eğitim, güçlü mentor ilişkileri ve pozitif sosyal ağlar kritik önemdedir. Aile danışmanlığı, manipülatif döngüleri tanımalarına ve sınırlar koymalarına yardımcı olur. Erken müdahale modülleri—ebeveyn eğitimi, okul temelli empati atölyeleri—riskli çocuklarda pro‑sosyal davranışı teşvik eder.

AKB’nin “değişmez” olduğu efsanesi, nöroplastisite ve davranışçı yaklaşımın kanıtlarıyla zayıflamaktadır. Net kurallar, tutarlı geri bildirim ve hedef odaklı ödül sistemiyle birey; toplumun güvenliğini tehlikeye atmadan, işlevsel seçimler yapmayı öğrenebilir. Bu, hem bireyin yaşam kalitesini hem de kamusal güvenliği artıran uzun soluklu bir yatırım olarak görülmelidir.

Mesaj göndermek için giriş yapmış olmanız gerekir
Giriş Yap Kaydol
Uzman profilinizi oluşturmak için lütfen hesabınıza giriş yapın.
Giriş Yap Kaydol
Bizimle iletişime geçmek için giriş yapmanız gerekiyor
Giriş Yap Kaydol
Yeni bir Soru oluşturmak için lütfen giriş yapın veya bir hesap oluşturun
Giriş Yap Kaydol
Diğer sitelerde paylaş
İnternet Bağlantısı Yok İnternet bağlantınızı kaybetmişsiniz gibi görünüyor. Lütfen tekrar denemek için sayfanızı yenileyin. Mesajınız gönderildi