Kronik ağrı, genellikle romatizmal hastalıklar, sinir sıkışmaları veya fibromiyalji gibi uzun süreli sağlık sorunlarının sonucu olarak altı aydan fazla devam eden sürekli bir rahatsızlık hissidir. Bu ağrı sadece bedende hissedilmez; zihinsel, duygusal ve sosyal alanları da derinden etkiler.
Ağrının sürekli varlığı, bireyde çaresizlik, umutsuzluk ve kaygı bozukluklarına yol açabilir. Uyku düzeninin bozulması, dikkat eksikliği ve depresif duygudurumlar sık görülür. Günlük görevleri yerine getirme güçlüğü, iş performansını ve sosyal ilişkileri olumsuz etkileyerek yalnızlık ve işlevsellik kaybına neden olabilir.
Tedavi planına psikolojik destek entegre edilmelidir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ile hastalar, ağrıya dair olumsuz otomatik düşüncelerini tanımayı ve bu düşüncelere alternatif, daha dengeli bakış açıları geliştirmeyi öğrenirler. Acceptance and Commitment Therapy (ACT), kaçınılmaz ağrı deneyimini kabul etme ve değer odaklı yaşam sürme becerilerini kazandırır.
Mindfulness temelli stres azaltma programları (MBSR), meditasyon ve nefes teknikleri sayesinde bedeni her an fark ederek ağrının tetiklediği olumsuz duyguları azaltmayı amaçlar. Progresif kas gevşetme, biofeedback ve yoga gibi yöntemler ise fizyolojik stres tepkisini hafifleterek ağrı eşiğini yükseltir.
Multidisipliner bir ekip yaklaşımı önemlidir: hekim, psikolog, fizyoterapist ve beslenme uzmanı ortak çalışarak bütüncül bakım sunar. Kronik ağrı destek grupları, hastaların deneyimlerini paylaşabileceği bir ortam oluşturarak sosyal izolasyonu kırar ve umut verir.
Kronik ağrı yönetiminde kendi kendine bakım stratejileri büyük rol oynar. Düzenli uyku, dengeli beslenme, hafif egzersizler (örneğin su içi egzersiz), sosyal etkinliklere katılım ve olumlu hobilere zaman ayırma, bireyin dayanıklılığını artırır ve yaşam kalitesini yükseltir.
